25 Ocak 2011 Salı

Oysa ben size türkü söyleyecektim!

"Dikkat dikkat! Kıprıs'ı uzaylılar basmıştır! ("istila" kelimesini bilseydik onu kullanırdık) Dikkat dikkat korkmayın! Dikkat dikkat (bunu böyle her cümle başında söyleyince, beni daha çok insanın duyabileceğine inanmıştım) sadece sizinle arkadaş olmak istiyorlar! Dikkat dikkat duyduk duymadık demeyin!"

Yaş 7. Yer Girne. Benim uzaylı kavramıyla tanışıp, o kavrama sapık gibi sarılıp başka hiçbir şey düşünemediğim zamanlar... Şu an neden orda bulunduğuna anlam veremediğim metal bir boru asılı balkon demirlerine, köşeye doğru. O köşeye pısıp, zürafa boynumla boruya erişiyorum. Pısıyorum çünkü kimliğimi gizli tutmam lazım. Beni bir yerlerden izlediğine inandığım uzaylı arkadaşlarım eminim bunun böyle olmasını isterlerdi. 

O borudan çıkan sesim, böyle daha az çocuksu, daha ciddiye alınır, daha gür, daha etkili geliyordu bana ama eğer bir allahın kulu da çıkıp "kızım ne diyosun? niye böğürüp duruyosun?" deseydi, ben de başka taktikler geliştirip uzaylı arkadaşlarımın başlarını öne eğdirmezdim!!!
Böylece çabalarım sonuçsuz kalınca ben de "bu iş böyle olmayacak buraşdan" dedim. (pek severim Kıprıs aksanını)

Gel zaman, git zaman.. Ben kafada plan üstüne plan kuruyorum. Dedim tamam ben misyonumu üstlendim; insanları ne yapıp ne edip inandıracam, dünya ile bizimkilerin gezegenini "kardeş gezegen" yapacam... ama uzaylı arkadaşlarımlan önce oturup bi iletişime geçmeli, bi beyin fırtınası yapmalıyız. Yani biliyorum, ben uyurken beynimden bilgi transferi falan yapıyorlar ama artık ilişkimizi bir adım ileri taşımamızın vakti geldi.

O yaz babannemleri görmeye gittik Zile'ye. Arka odalardan birinde eski bir radyo buldum. Ama ne bulmak! Sanırsın Kimberlit bacasından elmas çıkarmışım, o kadar mutluyum. Neticede uzaylıda teknoloji, denizde kum! Frekans mesajı göndericekler tabiiiee!!
Ben başladım saatlerce o radyonun önünde, kocaman yuvarlak şeyi milim milim çevirerek boş frekanslarda mesaj bekledim. Aralarda denk geldiğim Tokat türkülerini de repertuarıma almayı ihmal etmedim. Uzaylı arkadaşlarım gelince söylerim diye. Artık hatırlamıyorum. Bilgi transferi sırasında beğenmeyip silmiş olmalı şerefsisler!
Çok yaklaştığım anlar oldu. Olmadı değil. Bir şeyler vardı o sinyallerde ama kendi dillerinde vikvikledikleri için anlayamadım. Türkçe bilenler, o dönem mesaj gönderme işine bakmıyorlardı galiba. Bu iş de böyle yattı.

E ben haliyle bunca uğraştan sonra tavır yaptım. Kendimi kullanılmış hissediyordum. Ama kalbim hep onlarlaydı. İlkokulda arkadaşlarımın doldurmam için verdiği pembişli, barbili, köpekli, kalpli anket defterlerine, gitmek istediğin yer sorusuna UZAY; tanışmak istediğin ünlü sorusuna UZAYLI; en sevdiğim renge UZAYLI YEŞİLİ yazmaktan kendimi alamadığım zamanlar oldu.

Sevgimi, inancımı içime gömerek geçti yıllar... Taa kiii bir gün Teksoy Görevde'yi izleyene kadar! 1947 yılında Amerika'nın Roswell kasabası taraflarında bir uzay aracı düşmüş. İçinden çıkardıkları uzaylı cesetlerine otopsi yapıp, bunu filme almışlar. Yıllar sonra bir şekilde bu görüntüler ortaya çıkıyor ve işte burada benim gözümün önünde!! Ay hem aciip korkuyorum izlerken, hem üzülüyorum bahtsıza, bir yandan Amerikalılar bunu bizden nasıl gizler diye delleniyorum, diğer yandan da bozuluyorum.. geleydiler buraya ne güzel bizim apartmanın önü bomboş arazi, oraya iniverirlerdi diye. Kafam hiç karışmadığı kadar karışmış, duygu sel olmuş akıyor adeta! Sadettin programın sonunda gözümün içine içine bakıyor, parmağını beynime sokarak "beeen Sadettin Teksooy" deyip gidiyor.

Ertesi gün gazetede haber Roswell'i anlatıyo, nasıl olmuş ne zaman olmuş vs.. Yanda bir resim, uzaylıyı bulan subay çizmiş. Ellerinden, ayaklarından oklar çıkarmış uzaylının resminin "6 parmak" diye not düşmüş. Kestim sakladım, yıllarca put gibi taptım o gazete küpürüne. Arada çıkarıp sevdim, içlendim. İntikamını alacam arkidiş diye yeminler ettim. Kendimi uzaylı haberi kolleksiyonculuğuna verdim. Normal bir genç olmayı öğrenene kadar da devam ettim. (O küpürlerin Ankara'da annemlerin evde bir yerde olduğuna inanıyorum)

Herşeye rağmen beklemekten inatla bıkmadım. Çook yıllar sonra baş ağrılarım için çektirdiğim tomografi sonuçlarını beklerken, "kesin 3.göz bölgemde çip var benim" diye inanıp hayal kırıklığına uğradım evet... Günlerce yazlık balkonunda sivrisineklere inat, sırf ufo görebileyim diye yatıp uçak ışığına heyecanlandığım da oldu evet... Ama bıkmadım arkadaş!




Bill Birnes şöyle demiş : "Şahit olunan, iddia edilen, duyulan, söylenen UFO olaylarının %90’ı saçmalıktır. Hayallere, yalanlara ya da çarpıtmalara dayanır. Ama bunların %10'u tamamen gerçektir. Bunların gerçekliğini ispatlamak için bilime başvuracağız ve bilimsel olarak yalanlanamayacak bir kanıt bulana kadar devam edeceğiz."

4 yorum:

Unknown dedi ki...

ben de bazen senin uzaylı olabileceğini hala düşünürüm. özellikle kıbrıs döneminde uzaylılarla benzerliğini çekilen videolarında görmek mümkün. İnsanlardan farklı davranışların dikkatimden kaçmamıştı. insanların mezdekeye verdikleri tepki ile senin verdiğin tepki çok farklıydı. umarım hakikat neyse bir an önce ortaya çıkar ben de ailemin tek biyolojik evladı olduğumu ilan ederim ve yalakalık faaliyetlerimi artırmama gerek kalmaz. saygılar.

www.nereyekacsak.com dedi ki...

ben de zamanında, daha ilkokul yıllarında, gece vapura binince, uzaylıların bizim vapurumuzu uzay gemilerine ışınlayacağından korktuğumu bilirim! şimdi seninle temas halindeyiz diye bize de sarmasın bu uzaylı arkadaşların! söyle bize bulaşmasınlar!! saygılar...

hitman-3 dedi ki...

-ilkokula giderken benim uzaylı var mı acaba?tilkileri kafamda dolaşır, okula arkadaşlarımla gider-gelir belli bir yerden sonra eve yalnız yürürken de uzaylılar beni alıp götürür diye nasıl korkardım :)
-İlkokuldan sonra hazırlık okurken ilk dinlediğimiz Listening parçası: dünyaya UFO düşmesiydi. Millet UFO diyo bn de bakıyodum öyle mal gibi,halbuki Ufo İbrahim bakkalın sattığı bonibon tarzı bişeydi.
-Teksoyun o programını nasıl dikkate izlemiştim ama, Roswell değil hatta Rosevelt kasabası diye hatırlıyorum orayı.Ufo düşmesi ve kasabanın karantina altına alınması falan...Hatta Türkiye Uzaylıları Araştırma ve Koruma Vakfı Genel Müdürü Haktan Akdoğan diye de biri vardı ki adamın işyerinde Uzaylı mumyası vardı.O gün dedim ki bunlar hakkaten gerçek:)
-En son GORA da Ufo gören masum köylü ve Kütahya porselenden sonra inancımı kaybettim:)))

.g. dedi ki...

@hitman-3 aa bak Haktan Akdoğan'dan bahsetmeyi unutmuşum. Kendisi tek idolümdu uzun zaman boyunca!

@Carpe Diem önce bi bana bulaşsalar fena olmaz.

@Erhan ahahah! bi daha düşün bence ;)