23 Aralık 2010 Perşembe

biiir şar kı sın seeen

Ben ortaokuldayken kendim her ne kadar ezik bir öğrenci olduysam da(ki çok eziktim), havasıyla gurur duyduğum tek şeyim Yamaha flütümdü. Kendinden havalı ama ezik Helvacıoğlu flütlü sınıf arkadaşlarımla gizli bir rekabete girmiştim o zamanlar. Flütümle. 
Fakat nihayetinde bahsi geçen enstrüman bir flüt! Bırak Yamaha'yı, Ferrari dese "bi tane flüt yapacaz son model, g'ye özel.. alsın çalsın vüüü vüüü", müzik hocası dahil bir insan evladı da "aa bakıyım flüdüne" demez! 
Helvacıoğlu'nun yanında kemik rengiyle elegant; yuvarlak hatlarıyla ele avuca gelen pörfekt bir leydi kıvamındaki flüdüm, ilk müzik dersinden sonra elimde bir canavara dönüştü. Gizmo'ydu, Gremlin oldu! Bense müzik hocasının ezici bakışlarının altında, bütün sınıfın özellikle de havalı olanların gözleri önünde, "bu parmak bu deliğe değildi! bu nota hangisiydi yeea.." paniğini yaşarken içimde, Yamaha canavarından çıkan tarifi imkansız ama hepimizin bildiği sesle(TİAHBS) yüzü mora çalan bir zavallı oldum.
Aradan 1 yıl geçti, ben azcık daha sosyal, biraz daha uzun saçlı bir kız oldum. Zira 1 sene önceki ezikliğimde ergen çirkin ördek yavrusu suratımın üstünde duran 70'li yıllar solcu erkek traşı saçımın etkisi yadsınamaz. Yine tabii malum olmazsa olmaz müzik dersleri ve hayatım boyunca bir daha elime başka enstrüman almamama sebep flüdüm. Fakat bu kez işler farklı yürümeye başladı. Birkaç özgüveni bol(havalılar grubundan) arkadaş, TİAHBSi çıkarınca gülmeye başlayıp işi dalgaya vurunca, önce bana sonra tüm sınıfa rahatlama geldi. 
Öyle bir iki ders flüt çalarken gülmece, çalanı güldürmece derken hoş beş geçti. Fakat hatırladığım kadarıyla müzik hocası bu durumdan pek hoşlanmamış olacaktı ki, daha sonraları derste gülmek, üstelik hem gülüp hem kendini tutup hem flüde üflemek çin işkencesi halini aldı. Ölsem de kurtulsam diye dualar ettiğim flüt sözlülerinde ömrümden ömür gitti... Sıra arkadaşıma "nooluur beni güldürme bak litfen!" diye yalvarıp derste yüz yüze bakamaz, göz göze gelemez oldum. Bir dönem hiç unutmam, müziğim 4 gelmişti de anneciğimden babacığımdan nasıl utanmıştım. 
Bu saçmalık böyle lise 2'ye kadar sürdü. Yanılmıyorsam. Sanırım yanılmıyorum. Neyse ki yeni müzik hocamız nispeten daha vicdan sahibi biri çıktı da yakarışımıza kulak verip "iyi ben size klasik gitar öğreteyim" dedi. Sütten ağzı yanan bizler yoğurdu taa gelişinden tanıdık... kimse gitar almadı, olan da varsa getirmedi derken derslerde hoca çaldı biz söyledik. Oh mis! 
Bu arada zamanın dizisi Süper Baba'nın müziğinde çalanın bizim flütlerden olduğunu kabullenmek benim için çok zor olmuştu. Yani flüt resmen, gerçekten bir enstrümandı ve çalışıyordu! İnanılır gibi değildi. 
Yıllar içinde taşındığımız evlerde(biz çok taşınırdık) hep flüt çalan bir alt komşu/üst komşu çocuğu olurdu! Nasılsa hep benim odamın orda odaları olurdu!!! Ah o şarkılar hep TİAHBS hep TİAHBS!


   

4 yorum:

Unknown dedi ki...

şimdi anlıyorum neden flüt sesinden nefret ettiğini... taşlar oturdu:)

.g. dedi ki...

heh! flüt çalan komşu çocuklarının yanında bir de, flüt ve benzeri müzik aletleri çalmayı seven bir kardeşim vardı benim! canım benim! :)

www.nereyekacsak.com dedi ki...

hadi,yeni yazılar istiyoruzzzz! okuduk doyamadık.. :))

.g. dedi ki...

gelücük gelücük ;)